Kedilerin İnfeksiyöz Peritonitisi (FIP) olarak bilinen viral hastalık uzun yıllardır birçok bilimsel çalışmaya konu olmuştur. Hastalık tanısındaki zorluklar tedavi sürecini de oldukça zor, hatta ilerlemiş olgularda tedavisi imkânsız olan bir hastalık halinde karşımıza çıkarmaktadır. Hastalık etkeni olan Feline Coronavirus (FCoV), kedileri çok genç yaşlarında etkiler. Dünyanın hemen her bölgesinde tespit edilen hastalık kedi dünyasını ciddi olarak meşgul etmektedir. Birleşik Krallık’ta %40’ın üzerinde oranda bir popülasyonda hastalığın hâkim olduğu bildirilmektedir ve buna yakın oranlarda birçok ülkede hastalık yayılımı gözlenmektedir. Ülkemizde de istatistiksel veriler yeterince sağlanamamakla birlikte kliniklere başvuran sorunlu hasta sayısının küçümsenmeyecek kadar fazla olduğu bildirilmektedir. Genellikle 5-6 aylık yaşlarında sporadik olarak ortaya çıkar, seropozitiflik tespit edilen hayvanlarda kısa bir süre sonra klinik belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Salgın olarak görüldüğü zamanlarda hızlı bir yayılım ile etkisini şiddetli olarak gösterir. Bu durum hiç istenmeyen ve kontrolü zor bir sürece dönüşür.
FIP, bulaşı ve seyri ile ve çoğu zaman tedaviye cevap vermeme olguları ile ölümle sonuçlanmakta, bu durum kediler, sahipleri hem de hastaları ile ilgilenen ve sorunu çözmek için yoğun çaba gösteren Veteriner Hekimleri zor duruma sokabilmektedir.
Coronavirus ve variantlarının etkin olduğu her hastalık gibi böylesine agresif bir yapıya sahip olan FIP virusundan etkilenmiş olan bir kedide hastalık etkeninin ne kadar erken tespiti yapılabilirse kedi için olumsuzlukla sonuçlanacak olan hastalık sürecinin daha güvenli ve kurtarılabilir bir sürece dönüştürülmesi sağlanabilir.
FCoV Serolojisi:Serum FCoV antikorlarının belirlenmesi için ticari testler; İndirek ELISA (Enzyme Linked Immunosorbent Assay) ve IFA (İndirek İmmün Floresan Antikor) testleri kullanılır. **Ancak bu testler herhangi bir Coronavirus (CoV) türüne karşı antikorların varlığını test ederler ve FIP’e neden olan FCoV’lerin neden olduğu antikorları hastalıkla ilişkili olmayanlardan ayırt edemezler, metodoloji ve antikor titre sonuçları laboratuvarlar arasında farklılık gösterebilir, buda kafa karıştırıcı olabilir.Bu nedenle sonuçlar doğrudan karşılaştırılamazlar bu teknikler genel olarak monitoring amaçlı kullanılır, yani varlığı teşhis edilmiş hastalığın takip sürecini monitörize ederler.Pozitif bir FCoV antikor testi yalnızca kedinin FCoV ile enfekte olduğunu ve serokonversiyona uğradığını gösterir. ** Serokonversiyon 2-3 hafta sürer. Her ne kadar FIP vakaları, FIP olmayan vakalara göre daha yüksek antikor titrelerine sahip olma eğiliminde olsada, tek bir kedide yorumlamayı zorlaştırmaktadır. Aslında seropozitif kedilerde çoğu zaman FIP gelişmez ve FIP’li kedilerin yaklaşık %10’u seronegatiftirler.
Vücut Boşluğu Efüzyonları; Efüzyonların tanımlanması ve analizi FIP tanısında çok yararlı olabilmektedir. Asit en sık karşılaşılan vücut boşluğu efüzyonudur; ancak asit varlığında veya yokluğunda plevral efüzyon ve/veya perikardiyal efüzyon mevcut olabilir. Özellikle ultrasonografi, ince efüzyonları tespit etmek ve doğrudan sıvı numunesi almak için yararlı olabilir. FIP efüzyonlarının karakteristiği;*Genellikle berrak, viskoz ve saman sarısı renktedirler.*Tipik olarak toplam protein konsantrasyonu >35 g/l’dir. *Globülin hakimiyeti>%50’dir.Serumda bulunanlara benzer biyokimyasal değişiklikler efüzyonlarda da mevcuttur; Yani düşük A: G oranları, artmış α2 globulinler ve γ-globulinler ve belirgin şekilde yüksek α1-asit glikoprotein seviyeleri saptanabilmektedir.Çoğunlukla hücresel özellikleri zayıftır. Hücre sayıları genellikle <10’dur (ancak bazen 25 x109/l’nin üzerinde sayılar da rapor edilmiştir). Hücre tipleri en sık dejenere olmayan nötrofiller, makrofajlar ve lenfositlerdir. ** Lenfositik kolanjit, malignite (Örn. lenfoma) ve bakteriyel peritonit, FIP’e benzer nitelikte abdominal efüzyonlara neden olabilmektedir.
Sitoloji; Sırasıyla neoplastik hücreler ve çok sayıda [septik] nötrofil son iki tanıyı ayırt etmeye yardımcı olabilir, lenfositik kolanjite ise karaciğer enzimlerinde (özellikle ALP ve GGT) en azından orta derecede artışların eşlik edeceğini unutmamakta yarar vardır.
RT-PCR: FCoV’yi tespit etmek için Reverse Transkriptaz (RT) Polimeraz Zincir Reaksiyonu RT-PCR; kandan, efüzyonlardan, dışkıdan FCoV saçılımlarını tespit etmek için veya doku örneklerinde viral FCoV tespit edilebilmektedir. Tanıda virüsün parmak izinin çıkarıldığı bir yöntemdir. Mevcut PCR testleri herhangi bir FCoV’yi tespit etmektedir ve FIP ile ilişkili olanlar spesifik değildir. FIP’den etkilenen kedilerin kanındaki FCoV seviyesi çok düşük olsa da kan örneklerinde FCoV’nü tespit etmek için RT-PCR kullanımı ümit verici olmuştur. Efüzyon ve/veya doku örneklerinde RT-PCR potansiyel olarak daha faydalıdır. Son çalışmalarda; FCoV RNA’nın test edilen FIP efüzyon örneklerinin büyük çoğunluğundan RT-PCR ile çoğaltılabildiğini, ancak FIP olmayan efüzyonlardan çoğaltılamayacağını göstermektedir.
Bristol Üniversitesi’nde yapılmış bir çalışmada; efüzyon örnekleri ve ayrıca doku örnekleri kullanılarak benzer RT-PCR sonuçları bulundu. Günümüzde minimal invaziv tekniklerle toplanan doku örnekleri üzerinde RT-PCR gerçekleştirilebilmektedir; Geliştirilen RT-PCR teknolojileri ve analiz sırasında kullanılan test kriterlerinin hassasiyetinin artmas,ı test sonuçlarının daha güvenilir olması erken tanıya ve buna bağlı olarak hastalık mücadelesine hızla çözüm getirilmesine olanak sağlamaktadır.