GUMBORO(İNFEKSİYÖZ BURSAL HASTALIK, IBD)
Genellik 3-8 haftalık piliçlerde klinik, daha erken dönemlerde ise subklinik seyreden viral bir hastalıktır.
Hastalık bulaşıcı, orta derecede öldürücü bir yapıya sahiptir. B.fabricius gibi primer lenfoid organlarda dejeneratif etki yaparak immun sistemin baskılanmasına yol açabilmektedir ki bu formu subklinik Gumboro Hastalığı olarak adlandırılır. Bğışıklık sisteminin baskılanması durumunda antikor sentezine engel olduğu için, aşılamalar sonunda humoral bağışıklığa olumsuz yönde etki eder.
Etiyoloji:
Etken birnaviridae familyasında, birnavirus cinsinde, çift sarmal, iki segmentli bir RNA virüsüdür.
İnfeksiyöz bursal hastalığın hedef organı bursa fabricius ve lenfoid dokular olduğundan kalıcı ve geçici immunsupresyon oluşur.
Gumboro ile enfekte 1 günlük civcivlerde immunosupresyona bağlı olarak serum immunglobülinlerinden Ig G yetersiz bulunmuş sadece Ig M uygun düzeyde tespit edilmektedir. İnfeksiyon nedeniyle B lenfositlerin periferal kandaki sayısı düşerken, T lenfositlerde herhangi bir etkilenme olmamaktadır. Virüs öncelikli olarak B lenfosit üretimini etkilemektedir.
Bulaşma:
Etken hayvanlara genel olarak sindirim yoluyla bulaşmaktadır.
Semptomlar:
Hastalığın klinik formu 3-6 haftalık piliçlerde görülür. Bu formda mortalite şekillenir.
Tavukların birbirini gagalaması en erken belirtilerden biridir. Depresyon, sulu beyaz ishal, kabarmış tüyler, iştahsızlık, hareket etme isteksizliği ve ölmüş kanatlı karkaslarında dehidrasyon, ince barsaklarda mukus artışı, bacak-but kaslarında kanamalar, bursa fabricius önceleri büyümüş yangılı, ödemli ve krem renginde iken daha sonraki atrofi şekillenmesinin görülmesi gibi karakteristik hastalık belirtileri göze çarpar.
Nekropsi:
Akut nefrozis, atrofik bursa fabricius, kaslarda, bezli ve kaslı mide arasında kanamalar görülmektedir.
Hastalığın seyrine göre bursa fabriciusta ödem, hemoraji, koyu renk görünüm, karaciğer, dalak ve böbreklerde büyüme ve böbreklerde ürat kristalleri görülür.
Labrotuvar tanı:
Virusun izolasyon ve identifikasyonu, serolojik testler (ELISA, NT, AGPT, vs…) ve gerekirse deneysel inokulasyonlar yapılır.
Tedavi:
Viral bir hastalık olduğu için tedavisi yoktur. Sekonder etkenlere yönelik olarak antibiyotikler, sülfonamidler ve nitrofuranlar kullanılabilir. Vitamin- elektrolit terapisi yardımcıdır. Canlı kalan civcivlerde halsizlik görülür ve immunsupresyon geliştiği için sekonder hastalıklara daha yatkındır.
Koruma ve Kontrol:
Hastalığın kontrolünde ve hastalık sonrasında oluşan kayıpların önlenmesinde aşılar kullanılmaktadır. Aşılardan sonuç alabilmek için ise hastalığın bölgedeki durumu, hayvanın durumu, homojen maternal antikora sahip civciv üretimine ve hijyen şartlarına önem verilmesi gerekmektedir.